27 Mayıs’ı önceden haber veren ve ÅŸimdiye kadar yayınlanmamış ihbar mektubu: “Darbe kansız olacak; sadece Bayar, Menderes ve üç kiÅŸi daha öldürülecek, o kadar!”
MURAT BARDAKÇI
Yarın, siyasî tarihimizin baÅŸta gelen rezaletlerinden ve en büyük utançlarından birinin 60. yıldönümü: 27 Mayıs darbesinin!
Burada, seçimle gelmiÅŸ meÅŸru bir iktidarı gece baskını ile devirmenin ne demek olduÄŸunu anlatacak deÄŸilim… Demokrasiye inanan herkes seçimle gelmiÅŸ bir iktidarın büyük hatâlar etmesi hâlinde bile yine seçimle gönderilmesi gerektiÄŸini bilir ve yönetimi silâhla alaÅŸağı etme çabasının nasıl bir pespayelik olduÄŸu hususunda zaten hemfikirdir.
27 Mayıs darbesi sırasında henüz beÅŸ yaşında idim ama gerek aile baÄŸlantılarımız, gerekse de evdeki büyüklerin endiÅŸelerine ÅŸahit oluÅŸum sebebiyle darbe öncesi günlerin heyecanını sanki dün imiÅŸ gibi hatırlarım. Darbenin hemen akabinde yaÅŸadıklarımız, meselâ evimizin basılması, herÅŸeyin altüst edilip birÅŸeyler aranması, rahmetli Menderes’in yakını olan babamın gözümün önünde bir jipe bindirilip götürülmesi, Balmumcu Kışlası’na kapatılması ve sonraları Dolmabahçe Rıhtımı’ndan Yassıada’ya gidiÅŸlerimiz hafızamda daha da berrak vaziyettedir.
Darbe memleketin tepesine öyle sessiz-sadasız deÄŸil bağıra-çağıra ve “Geliyoruuum!” diye haykırarak çökmüÅŸtü! “Birileri birÅŸeyler yapmaya hazırlanıyor” söylentileri dört bir tarafı sarmıştı, hattâ kimin ne yapmaya hazırlandığını anlatan ihbarlar peÅŸpeÅŸe geliyordu, hemen herkes memleketin başına bir çorap örülmek üzere olduÄŸunun farkındaydı ama hükümetin üzerine sanki ölü toprağı serpilmiÅŸti! Menderes Hükümeti ya ne olup bittiÄŸini idrak edemiyordu, yahut “Biz güçlüyüz, bize bir ÅŸey yapamazlar” havasına girmiÅŸti veya ihbarlardan haberdar olması engellendiÄŸi için gereken tedbirleri bir türlü alamıyordu…
Öyle ki, 1957’deki meÅŸhur “9 subay olayı”nı bile deÄŸerlendirememiÅŸlerdi!
Bilmeyenler için “9 Åžubat Olayı”nın, daha doÄŸrusu “ihbarının” ne olduÄŸunu kısaca anlatayım:
İhbarı yapan, Samet KuÅŸçu adında bir binbaşıydı. 1957’de Adnan Menderes Hükümeti’ni devirmek isteyen dokuz kiÅŸilik bir cuntaya dahil olmuÅŸ ama cuntanın bazı mensuplarının Menderes’e sadık kaldıkları endiÅŸesine kapılınca ilk ihbarı kendisi yapmak isteyip bir gazeteci vasıtasiyle zamanın Savunma Bakanı’nı hazırlıklardan haberdar etmiÅŸti.
Neticede dokuz subay tutuklanıp mahkemeye çıkartıldılar ama olmayacak bir iÅŸ yapıldı, darbeye hazırlanan subaylar beraat ettiler ve sadece ihbarı yapan Samet KuÅŸçu mahkûm oldu!
Sonrası, mâlum... Darbe üç sene sonra, 27 Mayıs 1960’ta geldi. Darbecilerin arasında Samet KuÅŸçu’nun isimlerini verdiÄŸi ve cunta kurma suçlamasıyla yargılanıp beraat eden subaylar da vardı!
KİMSELERİ HABERDAR EDEMEMİŞ!
Burada, ÅŸimdi CumhurbaÅŸkanlığı Devlet ArÅŸivleri’nde muhafaza edilen ve Devlet ArÅŸivleri BaÅŸkanı Prof. Dr. UÄŸur Ünal’ın sayesinde edindiÄŸim bir ibret belgesini, Demokrat Parti yöneticilerine 27 Mayıs öncesinde gönderilen ama ÅŸimdiye kadar gizli kalmış olan çok önemli bir mektubu yayınlıyorum…
Demokrat Parti’nin Trakya’daki bazı teÅŸkilâtlarını kuran ve o tarihte Anadolu Sigorta’nın Yönetim Kurulu BaÅŸkanı olan Dr. Sezai Feray tarafından yazılan 3 Mayıs 1960 tarihli mektup İstanbul’un hem Belediye, hem de Demokrat Parti İl BaÅŸkanı olan Kemal Aygün’e gönderilmiÅŸ…
Sezai Feray, Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakın bir grubun ÅžiÅŸli’de bir evde toplandığını ve toplantıya katılan “Münir Bey” adındaki eski bir CHP milletvekilinin “6 Mayıs’ta mutlaka iktidara geleceklerini söylediÄŸini” yazıyor. Sonra, bu milletvekilinin “Kan dökülmeyeceÄŸi, CumhurbaÅŸkanı Celâl Bayar ve BaÅŸbakan Adnan Menderes de dahil olmak üzere sadece beÅŸ kiÅŸinin öldürüleceÄŸi” ÅŸeklinde tüyler ürperten sözlerini naklediyor ve elde ettiÄŸi bu istihbaratı yetkililere ulaÅŸtırma imkânı bulamadığı için Kemal Aygün’ün yardımını istiyor.
Ne hoÅŸ, ne medenî ve ne kadar insanî bir darbe olacakmış deÄŸil mi? Kan dökmeyecek, sadece beÅŸ kiÅŸiyi öldüreceklermiÅŸ! Katledileceklerinden biri reisicumhur, diÄŸeri de baÅŸbakan, canı alınacak üç kiÅŸi daha var ve “darbe” dediklerinin hepsi iÅŸte bu kadarcık!..
Mektupta bu sözleri söylediÄŸi iddia edilen “eski CHP milletvekili Münir Bey”in kim olduÄŸunu sokaÄŸa çıkma kısıtlamasının bu son gününde sizlere bir meÅŸgale olması için söylemeyeyim; internetten kolayca ulaşılabileceÄŸiniz 9., 10. ve 11. dönem milletvekilleri listelerine müracaat ederek siz buluverin…
İŞTE, MEKTUBUN TAM METNİ…
Dr. Sezai Feray’ın eski harflerle yazdığı mektubun tam metni, ÅŸöyle:
“Muhterem Kemal Beyefendi,
Nisan’ın otuzuncu Cumartesi günü istihbar ettiÄŸim (haber aldığım) mühim bir hususu İstanbul’da üç günden beri haber verecek kimse bulamadım veyahut temasa imkan bulamadım: 27 Nisan’da baÅŸlayan isyan hadiselerinden iki-üç gün evvel ÅžiÅŸli’de Küçükbahçe Sokağı’nda MeÅŸrutiyet Apartmanı’nın 4 numaralı dairesindeki bir toplantıda eski Halk Partisi mebuslarından Münir Bey isminde bir zât on-on beÅŸ kiÅŸinin bulunduÄŸu bu kadınlı erkekli toplantıda “6 Mayıs’ta mutlak iktidara geleceÄŸiz, kan dökülmeyecek, yalnız Celâl Bayar ve Menderes dahil olmak üzere beÅŸ kiÅŸi öldüreceÄŸiz” dediÄŸini istihbar ettim. Halk Partisi veya temayüllerinden ibaret olan bu toplananlardan birisi son hadiselerden evvel bunu mühimseyerek ifÅŸa etmiÅŸtir.
Bunu muhterem BaÅŸvekil Beyefendi’ye de (du)yurmanızı rica ederim. Bugün keyfiyeti Reisicumhur Hazretleri’ne de arzetmek için müracaatta bulundum. Ona intizardayım (beklemedeyim). Bilvesile hürmetlerimi tekrar ederim.
Dr. Sezai Feray”.
Mektubun muhataplarına ulaşıp ulaÅŸmadığı konusunda hiçbirÅŸey bilmiyoruz… Bu hususta arÅŸivlerde yahut Yassıada zabıtlarında bir kayda tesadüf edilmemesi ve Demokratlar’ın yazdıklarında yahut kaydedilmiÅŸ sohbetlerinde herhangi bir malûmata rastlanmaması Celâl Bayar’ın veya Adnan Menderes’in Sezai Seray’ın mektubundan haberdar olmadıklarını gösteriyor.
Hükümetlerin darbe söylentilerini mutlaka ve her yönü ile deÄŸerlendirmeleri gerektiÄŸini gösteren bu mektup engelleri aÅŸarak Bayar’a yahut Menderes’e ulaÅŸabilmiÅŸ olsaydı ve daha önce “9 subay olayı”nı ciddiye almayan Demokrat Parti hiç olmazsa bu ihbarın üzerine gitseydi 27 Mayıs faciası acaba önlenebilir miydi, kimbilir?