Gerçeğe Uzak Kalmayın - Beka Adam: Münci-i Millet ve Memleket Talat Paşa
Anasayfam Yap    -
Reklam     -
Kunye     -
Son Mansetler    -
Iletisim                                 
Facebook    -
HAİTİWAJİ KAMPINDA GÖRÜLMEMİŞ İŞKENCE
TÜRKSAT UYDUSU FIRLATILDI
CHP: İFLAH OLMAZ İSLAM DÜŞMANI
İBB ŞEYSİNİN HAD BİLMEZLİĞİ
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

Beka Adam: Münci-i Millet ve Memleket Talat Paşa

Beka Adam: Münci-i Millet ve Memleket Talat Paşa
2019-03-21 21:54:28


İsmail Küçükkılınç 



Siyasî bir metin olduÄŸu muhakkak olan Nutuk adlı eserinde Mustafa Kemal, söze baÅŸlarken “Millet ve memleketi Harb-i Umumî’ye sevk edenler kendi hayatları endiÅŸesine düÅŸerek memleketten firar etmiÅŸler” diyerek millete, tarihe ve geleceÄŸe doÄŸru olmayan bir kayıt düÅŸüyordu. İTC ve İttihadçıları kötülemek için kullanılan bu sözün doÄŸru olmadığını hem Talat PaÅŸa’nın hem de Mustafa Kemal’in en yakınında bulunmuÅŸ isimlerden biri olan Celal Bayar ifade etmektedir. Bayar, yurtdışına gitmek istemeyen Talat PaÅŸa ve Enver PaÅŸa’yı Kara Kemal’in ayrı ayrı görerek onları gitmeye ikna ettiÄŸini, hatta kandırdığını yazmaktadır (Celal Bayar, Ben de Yazdım, C.1, İstanbul: Baha Matbaası, 1965,s.123-124). Mustafa Kemal de çok iyi bilir ki, ne Talat PaÅŸa ne de Enver PaÅŸa vatanı bırakıp kaçacak tıynette adamlar deÄŸillerdir. Ancak İstiklal Mahkemesi yargılamaları ve İttihadçıların bir kısmının haksız ve hazin bir ÅŸekilde idam edilerek tasfiyesinden sonra bu tür isnad ve ithamlarda bulunmak çok zor deÄŸildi.



İstiklal Mahkemesi’nin hâkim kılıklı komitacıları-tetikçileri de İttihadçıları yargılarken onlara isnad edilecek bir suç bulamadıkları için I. Dünya Harbi’ne giriÅŸ kararına dört elle sarılmışlardı.



Bugün Mustafa Aksakal ve Altay Cengizer baÅŸta olmak üzere çaplı ve kaliteli isimlerin muhtelif ülkelerin birbirini teyit eden arÅŸiv vesikalarına ve sair kaynaklara istinaden yapmış oldukları çalışmalarla da net ve kesin olarak ortaya çıkmıştır ki, Osmanlı Devleti’nin bu harbe girmekten baÅŸka çaresi yoktu.



Bugünkü sınırlarımız içinde bir millet ve devlet varsa bunu evvela Cenab-ı Hakk’a saniyen de İTC ve İttihadçılara borçluyuz.



Biz, milletin ve memleketin bekasını teminde Talat PaÅŸa’ya merkezî bir yer veriyoruz. Çünkü Talat, bekanın nasıl temin edileceÄŸini anlamış ve mûcebince amel etmiÅŸ biridir.



Talat PaÅŸa’yı milletin ve memleketin kurtarıcısı yapan olgu, baÅŸta 93 Harbi’ni bihakkın anlamış ve aklından hiç çıkarmamış olmasıydı. Bu harp ve devamında yakın akrabalarının gayretine vakıf olan Talat, hem dinledikleri hem okuduklarından esaslı bir ders çıkarmıştı. Çünkü o, bu harpte Bulgarların Müslüman kadın ve kızlara tecavüzde rekor kırdıklarını sadece İngiliz elçilik yetkililerinin yazışmalarından öÄŸrenmemiÅŸ, bizzat maÄŸdurlardan dinlemiÅŸti. O, dâhiliye nazırı olduÄŸunda bilhassa Tuna muhacirlerinin neler yaÅŸadığını devletin resmî kayıtlarından da araÅŸtırmıştı. Talat’ı en periÅŸan eden ÅŸey, birçok kadın ve çocuÄŸun kimsesiz olduÄŸunu ve bunların “ehl-i ırz” ailelerin yanına yerleÅŸtirildiÄŸini, muhacirlerin genelinin de kıyamet sahnesini andıran bu savaÅŸtan ancak “kılıç artığı” olarak kurtulduÄŸunu ve ailesiz olduÄŸunu görmesiydi.



frame allowfullscreen="true" allowtransparency="true" frameborder="0" height="162" hspace="0" id="aswift_1" marginheight="0" marginwidth="0" name="aswift_1" scrolling="no" style="margin: 0px; padding: 0px; border-width: 0px; border-style: initial; outline: none; list-style: none; left: 0px; position: absolute; top: 0px; width: 648px; height: 162px;" vspace="0" width="648">



Talat, Tuna’nın kaybının çok ağır bir ÅŸey olduÄŸunun elbette farkındaydı ancak onu ölümcül bir sıtmaya duçar eden ÅŸey Balkan Harbi hezimeti idi. Artık ne Kırcali ne de Edirne elde kalmıştı. Talat, bir harp maÄŸlubiyetinin sadece toprak kaybıyla neticelenmediÄŸini, o toprakta sivil ve asırlardır meskûn nüfusun da yok edildiÄŸini görmüÅŸtü. Ayrıca 93 Harbi ve Balkan Harbi, topraktan ziyade, nüfus kaybedilen iki savaÅŸtı. Bu iki harpte Müslüman kadınlara vaki yoÄŸun tecavüzün hakikî sebebi, Müslüman nüfusun kaçmasını hızlandırma düÅŸüncesiydi.



Talat, Balkan Harbi’nde Rumeli’nin 5 asırdır sakini ve sahibi Türklerin hem de utanç duyulacak bir ÅŸekilde bilhassa Ege bölgesine göçünden sonra muhacirlerin ve onların bu periÅŸan halini gören yerli Müslim ahalinin hissiyatının kan dökmeye varmasını ustaca önlemiÅŸ ama gereÄŸini de yapmıştır: Rumlar, burunları kanatılmadan göçürtülmeliydi. Talat’ın bu iÅŸ için seçtiÄŸi adam, 27 Mayısçı eÅŸkıyanın bir kısmının “Kars ve Ardahan’ı Ruslara satmakla” ve “Pomak” kökenli olmakla itham ettiÄŸi Filibe muhaciri Celal Bayar idi. Her ne kadar Rumların çoÄŸu, muhacirlerin ve onların halini gören yerli Müslim ahalinin öfkelerinin yol açtığı korku yüzünden kaçmışsa da yine de hatırı sayılır bir Rum nüfusun da İTC ve Bayar’ın tehdidi ile kaçtığı da tartışmasızdır. Gözünün önünde kızı, karısı tecavüze uÄŸrayıp da hicret edecek kadar yaÅŸamayı sineye çekenlerin, Rumeli’de büyük çiftliklere sahipken hicret ettiÄŸi yerde fakir komÅŸusunun verdiÄŸi bir parça ekmekle karnını doyuran aÄŸaların, beylerin intiharlarının ve bunların yerli ahalinin vicdanında meydana getirdiÄŸi acının hikâyeleri bilinmedi, anlatılmadı, yazılmadı ama Talat bunların hepsinden haberdardı. Bugüne bakarak geçmiÅŸi yargılayanlar, İttihadçıları zalimlik ve faÅŸistlikle suçlayanlar, psikolojiyi ve ânı ıskalayan, empati yapamayan insanlardır.[Bayar’ın bizim de hazzetmediÄŸimiz laikliÄŸini alkışlayanlar sıra onun Rumları göçürtme iÅŸine gelince dut yemiÅŸ bülbül kesilir.]



Talat, genelde hep büyük devletlerle savaşıp onlara maÄŸlup olup ancak içimizdeki bir unsura karşı toprak kaybettiÄŸimizi de bilen biriydi. KaybettiÄŸimiz topraklar maÄŸlup olduÄŸumuz büyük bir devlete deÄŸil, içimizdeki bir unsuradır. Yunan, Sırp, KaradaÄŸ, Bulgar PrensliÄŸi bizi yendiÄŸi için bağımsız olmuÅŸ deÄŸildi. Balkan Harbi’nde toprak kaybettiÄŸimiz unsurlar da bizden bağımsız olmuÅŸ devletlerdi.



Talat, Balkan Savaşı’nda Bulgar ordusu saflarında Müslüman katliamı yaparken yaralanan Ermeni komitacıları sahra hastanelerinde ziyaret eden Bulgar kral ve kraliçesinin “sabredin, sıra size de gelecek, siz de bağımsız olacaksınız” dediklerini de biliyordu.



Talat, ittifak için hiç kimsenin yüzüne bakmadığı Osmanlı Devleti’nin bir büyük dünya savaşında yalnız kaldığı takdirde Ruslarla birlikte hareket edecek Ermenilerin Müslüman ahaliyi kese kese ilerleyeceÄŸini, belki Åžam’a kaçacak Müslüman nüfusun bile kalmayacağını da biliyordu.



Talat bir yerin ahalisinin çoÄŸunluÄŸunun Türk ve Müslüman olmasının o yerin Türklerden alınmasına mani olmadığını da görmüÅŸtü. Çünkü Batı Trakya kahir ekseriyeti Müslüman ve hatta etnik Türk olmasına, üstelik kaybından sonra bilahare savaÅŸla da tekrar alınmış olmasına raÄŸmen Osmanlı Devleti’ne çok görülmüÅŸtü. Tuna, Makedonya ve Batı Trakya, ahalisi Müslüman ve Türk olmadığı için elimizden alınmadı, Hıristiyan bir nüfusun yaÅŸadığı yerlerin Türklerin elinde kalmaması gerektiÄŸi “Hıristiyan inancı ve ilkesi” yüzünden elimizden alındı. Rusya tamamı Müslüman ve Türk olan Orta Asya devletlerini iÅŸgal ve ilhakı kendisine hak görürken, 5 asırdır Türk ve İslam yurdu, ahalisinin asgarî yarısı da Müslüman olan Rumeli’de, Hıristiyanları kurtarmak adına savaÅŸ açıyor, büyük Avrupa devletleri de bu kararı destekliyordu.



Osmanlı Devleti’nin yüzüne bakılmadığı bir ortamda güç de olsa, geç de olsa Almanya’nın ittifak için ikna edilmesi Türk Milleti’nin ve memleketinin kurtuluÅŸ vesilesi olmuÅŸtur. İstanbul ve BoÄŸazların “ilânihaye”[sonsuza kadar] veya istirdadı[geri alınması] çok zor bir ÅŸekilde elimizden çıkmasına yol açacak bir iÅŸgal vuku bulmadıysa bunda [Goben]Yavuz ve [Breslau]Midilli’nin katkısını inkâr edemeyiz.



Talat, milleti ve memleketi kurtarmak için kendini ateÅŸe atmış bir fedakârlık timsalidir.



Talat’a Pomak veya Çingene diyerek hakaret eden insanlıktan bî-behre ve bî-nasip âdemler baÅŸta, Abdülhamid’i kutsallaÅŸtıran dindarlar, Ermeni Tehciri olmasaydı muhtemelen kökleri kazınmış olacak Kürtler, unutmasınlar ki, bu topraklarda varlıklarını Allah’tan sonra İTC ve İttihadçılara en çok da Talat’a borçludurlar.



Birinci Dünya Harbi’nde sureta maÄŸlup olmuÅŸ olabiliriz. Ancak bu maÄŸlubiyet nimet kabilindendi. Bu harbe girmeseydik kaybı muhakkak olan toprakları harbe girerek kurtardığımız gibi milletin helakine de mani olduk.



Sureta maÄŸlup olmasak ve Talat yaÅŸasaydı ne olurdu? Bunu da Hüseyin Cahit Yalçın söylesin: “[Talat] daima muhafazakâr ve ileri unsurlar arasında bir uzlaÅŸma adımları ile yürüdü ve daha ziyade muhafazakâr ve oportünist bir politika takip etti. Çünkü Talat PaÅŸa böyle idi. Vatan için hayatını feda etmek lüzumu ile karşılaÅŸsa idi katiyen eminim ki, bu cezrî (radikal) hareketi memnuniyetle, tereddütsüz göze alırdı. Fakat siyasî hareketlerde onu radikal, cüretkâr ve çok ileri adımlara sevk etmek kabil deÄŸildi. Hükümet heyûlâsını devirmek için bir Babıâli baskını tertip edilmek lazım gelirse, Talat hiç tereddüt etmeden, tabancasını kapar ve bu tehlikeli isyan hareketinin önünde yürürdü. Fakat mesela, eski Arap harflerini atarak Latin harflerini kabul etmek mevzubahs olursa Talat bunu yapmak cesaretini göstermezdi. Kadınların çarÅŸaflarını atarak yüzlerini açmak istenirse o bu hareketi ele almak cüretini gösteremezdi. Belki içinden bu yeniliklere tamamen taraftar deÄŸildi. Belki zamanın müsait olduÄŸuna ihtimal vermiyordu. Kim bilir, belki o günlerde haklı olan Talat idi!”.



Hüseyin Cahit kısaca diyor ki, Talat olsaydı hilafet kaldırılmaz, harf inkılâbı yapılmaz, Mehmed Akif Mısır’a kaçmaz, sinirlendiÄŸinde yine Talat’ın yüzüne kapıyı çarparak çıkar, Talat da “hâlâ Edirne’de bıraktığım Akif, hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸ” der; Akif, başı belaya giren bir sarıklıyı kurtarmak için yine Kara Kemal’i arar, Kara Kemal de “Akif biri için telefon açıyorsa o adam suçsuzdur” der, demek istiyor.



Naçizane yoÄŸun İTC okumalarım neticesi ÅŸu üç yargıya vasıl oldum: Birincisi Türk Milleti’nin ve memleketinin bekasında en fazla emeÄŸi, payı, katkısı olan isim Talat PaÅŸa’dır; ikincisi İTC’nin en güçlü kanadı, hizbi, fraksiyonu İslamcılardır; üçüncüsü Talat PaÅŸa’nın en mühim yardımcıları muhacirler bahusus Tuna muhacirleridir. Bunlar buraya fetihle iskân edilen Anadolu-OÄŸuz Türkleri ile Tatar Türkleri, Pomak Türkleri ve Çerkeslerdir.



Not:1- Fakir gibi bir İslamcının Talat PaÅŸa hakkındaki bu ve benzer ifadelerini garip bulanlar var. Tarih, hissiyatı yazar ama hissiyatla yazılmaz; yazılmamalıdır. Talat, İTC’nin reisi olduÄŸu için haliyle İslamcıların da reisidir. O, kendisinin Türk ve Müslüman olmadığını söyleyenlere ısrarla Türk oÄŸlu Türk bir babanın Müslüman bir evladı olduÄŸunu, Pomak olmadığını söylüyor. Kaldı ki Pomak olsaydı bile bunun TürklüÄŸüne halel getirmeyeceÄŸini ifade ediyor. Babası medrese mezunu bir sorgu hâkimidir. En yakın dava arkadaÅŸlarından biri İpekli müderris Arnavut Hafız Ibrahim Efendi’dir. Talat PaÅŸa’nın son nefesini iman üzre verip vermediÄŸini bilmiyoruz. Bir an için bu durumun ÅŸüpheli olduÄŸunu kabul edelim. Talat PaÅŸa gibi İslam’ın ve Müslümanların bu topraklardaki bekası için kendini feda etmiÅŸ kaç isim gösterilebilir? O en azından Hz. Peygambere, son nefesine kadar yardımdan geri duymayan Ebu Talib gibi telakki edilmeli ve hürmet görmelidir. Dindarlar, muhafazakârlar neyse de bazı İslamcıların da Talat PaÅŸa aleyhinde saçma ve manasız ithamlarda bulunması acıdır. İslamcılar, İTC’yi ve İttihadçıları öÄŸrenmeye mecbur hatta mahkûmdurlar. Aksi halde bu milletin ve memleketin bekasındaki paylarını heba etmiÅŸ olurlar. İslamcılar, kendi paylarını heba veya inkâr etmenin baÅŸkalarının memnuniyetini mucip olacağını unutmamalıdır.



2-Talat PaÅŸa hakkında yazılmış kitapların hiçbirini yeterli bulmadığımız ve onun beka-adam vasfını yansıttığını göremediÄŸimiz için biz bu iÅŸe cüret ettik. Yazımızın baÅŸlığı kitabımızın da unvanıdır. Kitabı ne zaman ikmal ve itmam ederiz, bilmiyoruz.


Bu haber toplam 1234 defa okundu


YAZARLAR

Ger?? Duymayan Kalmas? Kalemiyet.Com